Bazı oyuncuların gözünde 2011 senesinin ‘’Game of the Year’’ versiyonuna aday olarak gösterilen, bu yılın en başarılı, en özgün oyunlarından biri olarak kabul edilen L.A. Noire, ‘’The Complete Edition’’ adı altında PC sürümü ile ülkemizde Aral Game etiketi ile raflardaki yerini aldı. İncelemenin ayrıntısına geçmeden önce, bu sürümü kısaca tanımlayacak olursak, 17 Mayıs 2011 tarihinde Amerika da, 20 Mayıs 2011 de ise Avrupa da ve ülkemizde piyasaya sunulan PS3 ve Xbox 360 versiyonları ile çıkışını sağlayan L.A. Noire, daha sonra yapımcı firmanın sunduğu DLC’leri (indirilebilir içeriklerikleri) tek bir paket altında topluyor. L.A. Noire: The Complete Edition ile tüm DLC’lerin de içinde bulunduğu bir paket.
Bir Los Angeles Polisiyesi…
Genel de polisiye oyunlarda ve filmlerde sürekli aksiyona tanık oluruz ya da kahramanca ilerleyen polislere… Aslında polisçiliğin, tamamen aksiyona bağlı olmadığını hepimiz biliyoruz. Bazen telefon çalar ve sabaha karşı sizi sıcacık yatağınız da, uykunun en tatlı yerinden uyandıran bir iş çıkar ve merkeze gitmek durumunda kalırsınız. Aniden gerçekleşen bir olayı çözecek tek kişi olmanız, lehinize diye düşünürken bazen istediğiniz gibi olmayabilir. Kahraman olarak anılmak isterken, bilgi ve becerinizi kullanmak zorunda da olabilirler…
Yeni bir polis memuru olarak işe başlamanın yanı sıra, 2.dünya savaşı gazisi olup geçmişini unutmaya çalışan tek bir adam… Kahramanımız, ülkesine hizmet etmek için önce devriye polisi olarak işe başlar, zamanla gelişen olaylara dayanarak gösterdiği çabalar ve başarıları yüzünden polis departmanın da adını duyurarak, bir cinayet dedektifi olma yolunda farklı olaylara ve görevlere tanık olur.
Yine bir Baş Yapıt, Yine Bir Rockstar İmzası…
Sabırsızlık ile beklenen L.A. Noire, bu sene raflardaki yerini aldı. Bazı aşçılar vardır, ne pişirse yeriz diye bakılır. Bu sözü oyun dünyasına çekecek olursak Rockstar Games’in elinden çıkan her şey oynanır. Grand Theft Auto, Red Dead, Bully, Manhunt, Max Payne vs… gibi serilerde olduğu gibi, burada da kendine has senelerdir oynanmaya değer bir başyapıt ile bizleri buluşturdu, Rockstar. L.A. Noire’yı diğer yapımlardan ayıran özellik ise tür çeşitliliği ve oyun tarzı bakımından dejavu yaşayan günümüz oyun dünyasında, farklılık arayanlar için gerçek bir şaheser oluşturmuş durumda…
1947 senesinde Los Angeles’ta, Cole Phelps adlı bir LAPD polis memurunu canlandırıyoruz. Çözdüğü davalar sonucunda dedektifliğe terfi olarak, sonra da farklı birimlere atandığı görevlerle kazandığı kariyer sonrası, adından sıkça bahsedilebilen polis memuru olarak kayda geçiyor. Yapımcı firma şu an kepenkleri indirmiş olsa bile her şeye rağmen bu yapım ile adından da sürekli bahsediliyor olacak. Team Bondi yapımcılığında ve Rockstar Games işbirliği ile görünüş ve tarz olarak bizlere ne kadar GTA’ya benzer gelse bile, GTA’ya hiçbir benzerliği yok. Bazı oyuncular da Mafia serisine benzetmiş. Bu iki fikri kafanızdan silin, çünkü L.A. Noire göründüğünden çok farklı bir yapım. Bunu oyuna başlayınca daha iyi anlayacaksınız…
Dur, Polis!
Oyundaki temel amacımız, bize verilen davaları çözmek. Olay ve davalar ile araştırma yaparak, yaptığımız sorgulamalar, bulduğumuz deliller ile faydalanarak davaları çözerek, kariyer basamaklarını tırmanmamız lazım. Arka plan da da yan hikayeler mevcut. Ana hatların dışındaki yan görevler ile kariyerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Bilindiği gibi basit bir polis memuru olarak başladığımız oyunda, memurluk haricinde Trafik, Ahlak masası, kundakçılık, cinayet masası gibi farklı birimde de görev yapıyoruz. Oyunun mekaniğine ve teknik açıdan yapımına bakacak olursak, Grand Theft Auto IV’ün oyun motoru ile yapılmış. Tabii o zamandan bu yana daha da geliştirilerek günümüzdeki teknolojik halini almış. Oyun motoru yüzünden dış görüşünü GTA’ya benzetiliyor. Tıp ki Red Dead Redemption da olduğu gibi. Rockstar Games, kendine has teması ve tarzı sebebiyle, özellikle de kaliteye önem veren bir firma olması yüzünden 1997’den bu yana yaptıkları her yapım ile insanların ilgisini üzerlerine çekmeyi başarıyormış durumda. Oynanış olsun, tarz olsun, ilerleyiş olsun asla GTA ile kıyaslanamayak bir yapım L.A. Noire. Yeni bir şaheser…
Senin Yüzüne Ne olmuş?
Grafik açısından GTA ile kıyaslayacak olursak, L.A. Noire GTA’dan daha da alt düzeyde. Belki de 1947 senesini böyle yansıtmak istediler. Bir de isteğe göre siyah beyaz ekranda da oyunu oynamanız mümkün. Oyun da görevleri yapabilmek için karakterler çok önemli. GTA IV’e kıyasla çok iyi çizimle hazırlanmış karakterler oyunda mevcut. Bölüm tasarımları, detaylar, ışıklandırma, kaplamalar oyunun yapıtına göre oldukça sağlam aktarılmış.
Oyundaki asıl özellik ve en önemli Rockstar yeniliği MotionScan teklojisi sayesinde o anı yaşıyor gibi zevkli ve huzurlu bir şekilde oyununuzu oynuyorsunuz. MotionScan teknolojisi, karakterlerin suratlarındaki mimikleri, hareketleri, hatta sinirlendiklerinde boynundaki damarları ve ağızlarındaki o anlık öfkeyi bile en ince detayına kadar gösteriyor. Oyun acayip İngilizce istemekte, İngilizcesi çok iyi olmayan arkadaşlar diyaloglarda gerçekten zorlanabilecektir ama nitekim sorgu sırasında sorduğumuz sorulara aldığımız yanıtların doğru, şüpheli veya yalan olduğunu ama MotionScan teknolojisi sayesinde insanların yüz ifadelerine bakarak anlayabiliyorsunuz. Örneğin; Sorgudaki vatandaşın cevabını İngilizce olarak anlamadıysanız yüz ifadesine bakın. Durgun ve kararlı bir biçimde bakıyorsa size doğru söylemiş oluyor. Eğer ağzı gözü oynaştaysa orada cevabın doğru olmadığına emin olabilirsiniz. Bu yüz teknolojisi sayesinde, İngilizcesi olmayanlar için avantaj olmuş. Olay mahalline gittiğinizde etraftaki polisler ile konuşarak durumu anlıyorsunuz, eğer varsa adli tabibe danışıyorsunuz. Olmadı olayı inceleyen meraklı vatandaşlar ile konuşarak, mimiklerin faydasını görebiliyorsunuz. Görgü şahitlerinin de ifadelerini almak çok önemli. Daha sonra olay mahalinde topladığınız deliller ve ip uçları sayesinde puzzlenin parçalarını tek tek birleştirerek, kişisel iç güdüleriniz sayesinde de, davaları çözmeyi başarılı bir şekilde halletmeye çalışıyorsunuz.
Gözler dostum, onlar asla yalan söylemez.
Başlıkta bulunan söz tanıdık gelebilir. 1982 senesinde Al Paçino’nun baş rol oynadığı efsane film Scarface’den alıntı bir replik. Peki bu oyunla alakası nedir? MotionScan teknolojisi sadece yüz ve mimikler ile bitmiyor. Gözlere bakmak ve o kişinin yalan söyleyip, söylemeyeceğini anlamak ciddi anlamda mümkün. Bir şahidi veya şüpheliyi sorguladığımız an, not defterine soruları, delilleri, o an ki gelişmeleri düzenli bir şekilde yazmış bulunuyor. Şimdi de not defterinden soruları bulup, sırasıyla seçim yapıyor. Her sorudan sonraki cevapları bulmak için demin de belirttiğim gibi mimiklere ve gözlere dikkat ediniz. O davadaki görevin ilerleyişi de aldığınız cevabın, doğru, şüpheli ya da yalan olduğunu bulmanız lazım. Aksi taktirde sizi zor duruma getirir ve görev iptal olabilir. O yüzden o sustuktan sonra gözler konuşsun. Onlar yalan söylemez…
Bu özellik o kadar gerçekçi ki, günlük hayatınızda bile bir insanla konuşurken gözlere bakmanın önemini anlayabiliyorsunuz. Bazen de gerçek bir insan ile konuşuyormuş hissine kapılmanız da mümkün. Cevapları dinlerken vereceğiniz yanıtlara da dikkat etmek zorundasınız. Karşımızdaki kişi doğru söylediği halde yalan söylediğini dile getiriyorsanız, doğal olarak bu kişi size sinirlenip, sorguyu yarıda kesecektir. Sizi birçok bilgiden mahrum bırakarak o davanın daha da uzamasına sebep olacak. Soruların doğru olup olmadığını not defterinde yazan soruların yanındaki çarpı ve tik işaretleri ile anlamanız mümkün.
Bir dava da olması gereken en önemli durumlardan biri de delil toplamak. Nitekim bu deliller sayesinde davayı daha temiz bir halde çözümlüyorsunuz. Ya da bir şüpheliyi sorgularken bu deliller ile faydalanıp karşındaki kişiye doğruyu kısa zamanda söyletmenize sebep olabiliyorsunuz. Delilleri topladıktan sonra, sorguya devam ederken, kişi sizden iddiaları kanıtlamanızı istiyor. İşte bundan sonra topladığınız delil ortaya giriyor. Eğer o davaya ait, doğru bir delil bulamamışsanız, yanlış delili seçerseniz karşı taraf sizden önde olup, hiçbir hak talep edemiyor olabilirsiniz. Burada da dedektifliğin ne kadar zor ve özenle yapılması gereken bir meslek olduğunu görebiliyorsunuz. Yine de her şeye rağmen sorularda dörtte dört doğru yapamadınız dörtte sıfır doğru olması pek önemli değil. İş daha da karışır, dava daha da uzar, bu arada oyun süreniz de uzamış olur ama bir şekilde ilerlenişe göre, suçluyu eninde sonunda yakalarsınız.
Olay yeri inceleme polisinden yola çıkarak, dedektife kadar bir polisin yapabileceği bütün işler düşünülmüş, iyi araştırılmış ve burada ortaya konulmuş. Aranızda polis olan varsa, bunu oynadıktan sonra mesleğinin simülasyon oyunu olarak düşünmesi gayet doğal olacak ki yabancı forumlarda buna dair izlenimler keşfetmiştim. Davalar sırasında merkez ofisi aramanız gerektiğinde yol kenarlarında bulunan polis telefonlarını kullanarak, olayı erken rapor edip, daha da olumlu sonuçlar veya davayı erken çözmek için ip uçlarına ulaşabiliyorsunuz. Adli tıbba kaldırılan cesetler olduğu zaman dava içerisinde size yeni bilgiler ve raporlar sunulabiliyor. Ve o an gözden kaçırdığınız ipuçlarını… Gözden kaçırma demişken, normalde bir davada numaralanmış şekilde deliller yerde duruyor. Diğer ekiplerin fark etmediği delillerde olabiliyor. Örneğin; Sokak arasında bir silah ya da az mesafe uzaklıkta bir kan izi. Bunları fark ederseniz davayı daha da kısa yoldan çözebilirsiniz. Oldu ki delilleri göremediniz ya da o an bulamadınız, görev arkadaşınızı takip edin, o neye bakıyorsa sizde ona bakın. Böylelikle göremediğiniz delilleri görebilirsiniz. Bir de oyunun müthiş müzikleri çalarken, olay yerine vardığınız an klasik müzik kesilir, arka fonda çalan müzik, siz delilleri inceleyip, hepsini bitirdiğinizde müzik kesilir. İşte o an kayda değer delilleri bulduğunuzu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Görev sırasında, yaptığınız sorgulamada başarınıza göre kariyerinizi ilerletiyor, tecrübe kazanıyorsunuz. Bazı takım elbise ve ekstra yenilikler böylelikle sizin ödülünüz oluyor.
Bir davayı çok sevdiniz, tekrar oynamak istiyorsunuz. Bunun için ana menüden ‘’cases’’ kısmına giderek eski davaları tekrar başlatabilmeniz mümkün. Oyuncunun yaptığı hamlelere göre ilerleyişe sahip olduğu için, değişik yollardan farklı bir sonuca ulaşmanızı da deneyebilirsiniz. Bir davada bir suçluyu yakaladıysanız, tekrar oynanışta vurun. Üç sorudan üçünü de doğru cevapladıysanız, ikisini de yanlış cevaplayın davayı uzatın.
Melekler şehri Los Angeles
Nihayet Grand Theft Auto V duyuruldu. Orada da ana şehir Los Angeles (Los Santos) olarak geçiyor. Tabii tamamen aynı mekanlar olmasa da L.A. Noire ile Los Angeles’e daha da alışabilirsiniz ama buradaki 1047 senesinin Los Angeles’ı. Burada harita oldukça büyük ve geniş. Bir o kadar da karışık yapılı. Bir davaya başlamadan şehri gezmeniz mümkün, GTA serisindeki gibi istediğiniz araca da binebilirsiniz ama adamı tutup atmak zorunda değilsiniz. Polis olarak kimliği göstererek, insanları araçlarından sakin bir şekilde inmesini sağlayın. Oyunun save dosyasını %100’e tamamlamak içinde yaklaşık %2 – %5 civarı tüm araçlara binmenize bağlı. Bunu da yan görevlerden biri olarak listenize ekleyin. Araç kullanımı GTA gibi olsa bile burada özellikle sevdiğim bir yenilik, anahtarı ekip arkadaşınıza veriyorsunuz daha sonra da siz yan koltukta keyif yapıyorsunuz, ekip arkadaşınız aracı kullanıyor. Siz yine de sürmeyi tercih edin. O daha da eğlenceli, arkadaşınız bir kaplumbağa kadar yavaş sürebiliyor.
Oyunda sürekli silahlı çatışma ve aksiyon beklemeyin. L.A. Noire’ın silahlı çatışma ve aksiyon görevleri çok az. Los Angeles’ta gezerken, telsizde ihbar edilen görevlere gelerek aksiyonu yaşayabiliyorsunuz. Örneğin: Hollywood’a doğru yol aldınız, merak ediyorsunuz oralar nasıl? Ne güzel giderken, bir telsiz konuşması patlayıverir; Şu cadde de, şu bina da soygun var. Haliyle isteğe göre görevi kabul edip, olay yerine uğrarsınız. Önce ‘’LAPD Police’’ diyerek klasik polis uyarısını yaparsınız. Baktınız ateş ile karşılık veriyorlar, teslim olmuyorlar. İşte o an sizde silahlı çatışmaya dahil olarak sivillere zarar vermeden o soygunu önlemeye çalışabilirsiniz. Yine aynı şekilde, yaya olarak kovalamaca, takip, yakın dövüş, araç içinden ateş etme de bazı yan aksiyonlardan biri. Yaklaşık yedi yıldır üzerinde çalışılan L.A. Noire da aksiyonun az olması biraz üzücü durum. Bu demek olmuyor ki sürekli davalarla uğraşıp, sıkıcı bir ilerleyiş anlamına geldiğine. Öyle bir durum söz konusu bile değil. Polisiz diye gelen gideni de vurmamız gerekmiyor. Yine de oyunun %35’lik kısmı aksiyondan oluşuyor. Aksiyona alışık olup, vurdulu kırdılı oyun arıyorsanız L.A. Noire sizin tarzınız olmayabilir, belki de beklentilerinizi karşılayamaz. Aksine hiç alışık değilseniz sıkılabilmeniz mümkün olur. Oyun, oynanış olarak, hikaye, içerik her yapısı ile harika tasarlanmış. Yine de buna rağmen grafik açısından GTA IV’ün, GTA EFLC, Red Dead Redemption gibi önceki Rockstar Games oyunlarının da altında kalmış. Bazı detaysızlıklar göze çarpabiliyor, eğer son derece grafiklere, görüntüye değer veriyor iseniz bu sizi oldukça rahatsız edebilir.
Ses ve diyalog konusuna gelecek olursak, oyun zaten diyaloglara bağlı olarak ilerliyor. Oyunun ana mantığı diyalog demek yanlış olmaz. Yapımcı ekip ve hikaye yazarları bu konuda uzun uğraşlar vermiş. Oyun diyaloglara bağlı olduğu kadar da, oyun için ara videoları da skip yapamıyoruz yani hızlıca geçemiyoruz. Sesler de genel olarak güzel tat bulunmakta, insana huzur veren klasik sesler mevcut. Bir de GTA tarzında sesler olunca doyum olmuyor. Müzikler ise oldukça iyi hazırlanmış. Oyunu bitirseniz bile o müzikleri belli bir zaman sonra dinleme hissine kapılacaksınız. Müziklerin bulunduğu atmosfer sizi oyunun geçtiği 1947 senesine kadar çekebiliyor. O günleri hiç yaşamamış biri olsanız bile. Bazen günümüzü bile unutabiliyorsunuz tabii benim gibi oyuna bağımlı olursanız. İyi derecede İngilizce istemesine rağmen, yine de belli bir zaman sonra buna alışabiliyorsunuz. Önceden anlattığım yüz teknolojisi sayesinde de İngilizce ihtiyacınızı biraz hafifletebiliyorsunuz. Orta derece de İngilizce bilmeniz de yeterli.
Tavsiye sevenler için bizim diyeceğimiz, sağlam bir oyuncuysanız mutlaka bunu deneyiniz. Rockstar oyunlarını sevmeyen oyuncu olacağını sanmıyorum ama yine de görünüş olarak basit gözükebilir bu oyun. Oynamaya değer. Oyun nedense bana eski bir polisiye film L.A. Confidental’ı anımsattı. Bir çok forumda da o filmin oyunu gibi yorumlar geçmekte ve tartışma konusu olmuş. Tabii ki de filmin oyunu değil ama yapımcılar büyük ihtimal oradan ilham almışlar. O filmi isteyerek izlemez günümüz gençleri. Tabii babanız belli bir zaman içinde o filmi izlerken denk geldiyseniz, sizde o an izlediyseniz üstelik sevdiyseniz filmi bu oyun size o filmden daha fazla zevk verecek.
L.A. Noire de kahramanımız melekler şehrindeki, bebek yüzlü, yakışıklı, iyi niyetli bir karakter olmasına rağmen, bazı koşullar onu şeytanlaştırabiliyor. Hani bir söz vardır; ‘’Şeytan da bir melek’’ diye, işte o sözün anlamına yakın durum ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Baş karakterimiz, Cole Phelps iyi derece bir polis memuru. Dürüst bir kişiliği ile kötü adamları yakalamaktan başka bir amacı olmayan bir insan. Oyunun adı L.A. Noire, yani Los Angeles Karanlığı olmasına rağmen, iyi insanların da bulunduğu bir şehir. Başka bir göz ile bakacak olursak, geceleri ışıl ışıl, göze hoş gözüken bir durumla karşı karşıyasınız. O ışıklandırmalar, Hollywood’un güzelliği, Los Angeles’ı aydınlatıyor. Oyunda ki Noire ise şehirdeki bilinmeyen karanlık noktalar, seri katiller, tecavüzcüler, hırsızlar gibi kötü adamların bulunduğu karanlık olsa gerek. İnsanlar bir kere kötü olmuş, o kadar aydınlık, neye yarar ki kalp karanlık olduktan sonra…
Hiç sönmeyen, Los Angeles ve Hollywood ışıkları…
İncelememin sonuna gelmeden önce, sanat eseri gibi oyunlar sürme merağında olan, kaliteye önem veren, 1997’den beri kendini bozmayan, Rockstar Games’in de R* ışığının sonsuza kadar yanmasını diliyorum. Daha önceleri çıkardığı şaheserler gibi… GTA serisi ve Red Dead serisinde de olduğu gibi oldukça rahat bir ilerleyişe sahip bir yapım. Senaryo modunu oynarken, oyuncular gözünde gezmek, dolaşmak, eğlenmek diye anılan sandbox türü bir yapım. L.A. Noire. Yani açık dünya denilen, oyunculara dilediği kadar gezme eylemi veren, bu oyuna göre basit ve etkileyici kalan bir yapım. GTA da ki gibi her dilediğinizi yapamıyor, olsanız bile özgürsünüz. Örneğin: Sağa sola ateş etmek, insanlara zarar vermek, polislerle çatışmak gibi. Red Dead Redemption da olduğu gibi bir şeyleri de keşfetmeniz lazım. Spoiler vermek istemiyorum ama otuza yakın keşfedilecek yerler var. Otuz adet bilinmeyen bölge ve mekan. Bunları keşfettikçe deneyim puanınız artacak. Önceden belirttiğim gibi istediğiniz araçları vatandaşlara kimliğinizi göstererek alabiliyorsunuz ama çevrenizdeki sivillere zarar vermek görev üzerindeyseniz onu sonlandırmanıza neden oluyor, tekrardan başlamanız gerekiyor. Bu tür konularda dikkatli olun. Şehirde dağıtılan gazeteleri okumanız halinde davanıza dair ipuçları elde edebiliyorsunuz. Örneğin bir kaza haberi gazetelerde yer alır ya da ilgilendiğiniz bir dava basında yer kazanır. Burada belki de sizin bilmediğiniz durumlar açığa çıkar. Onlara bakmayı ihmal etmeyin. Gazete hikâyeleri bazen yan hikâye olarak karşınıza da çıkabilir.
Şu an PC için piyasaya gelen bu versiyonun özelliklerini tekrar hatırlatmak gerekirse ‘’Complete Edition’’ denilmesinin sebebi, ilk başta da belirttiğim gibi normal hikayenin yanında birkaç ek görev ve DLC’leri tamamen içinde barındırmasıdır. Konsollara da ‘’Complete Edition’’ olarak piyasaya sunmayı düşündüklerini söyleyen Rockstar Games, bu gecikmenin özrü olarak PS3 ve Xbox 360 oyuncularına ayrıca indirilebilir olarak satılacak tüm DLC, PC versiyonuna özel hepsi bir arada. Bu DLC’ler de oyunun kendisinde olduğu gibi sizlere farklı şubeler adına çalışma fırsatı da sunacak. Her DLC uzun ve beş adet ek görevden ibaret. Oyunun PC versiyonundaki en sıkıcı özelliği ise Rockstar’ın GTA IV gibi kötü bir port yapması. Oyunda 30 FPS alınabiliyor ve Rockstar port işinde gerçekten başarısız. Bu oyun oynanmaz anlamına da gelmiyor, sadece konsollardaki gibi kaliteli olmuyor. Demek istediğim de budur. Bu oyundaki yüz ve mimik teknolojisi söylentilere göre GTA V de de yer alacak. Bir bakımdan da GTA V’e hazırlık olabilir. Yine de mutlaka oynamanız ve denemeniz gereken bir yapım L.A. Noire. Son olarak belirtmek isterim ki sadece multiplayer oyun oynamak için almak istiyorsanız bu oyunu sakın almayın. L.A. Noire de Multiplayer desteği bulunmamaktadır.
L.A. Noire ”PS3” sürümünü satın almak için TIKLAYINIZ
L.A. Noire ”Xbox 360” sürümünü satın almak için TIKLAYINIZ
L.A. Noire: Complete Edition ”PC” sürümünü satın almak için TIKLAYINIZ
L.A. Noire: Complete Edition ”PS3” sürümünü satın almak için TIKLAYINIZ
L.A. Noire: Complete Edition ”Xbox 360” sürümünü satın almak için TIKLAYINIZ
NOT: Complete Edition sürümü tüm DLC’leri de içinde barındırmaktadır.
Ayrıca AralGame.com üzerinden ücretsiz kargo ve GamePuan hediyesi ile bu ürüne sahip olabilirsiniz.